Çanakkale‘nin Lapseki ilçesi Çataltepe Köyü yakınlarında işletilmek istenen Çataltepe Çinko, Kurşun, Bakır Maden İşletmesi, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu kararı ile gündeme geldi. Ancak bölge halkı ve çevreci örgütler bu karara karşı dava açarak, projeye karşı tepkilerini dile getirdiler.
Bölge halkının endişeleri ve dava açma gerekçeleri
Lapseki Çevre Koruma Üretim ve Dayanışma Derneği ve bölgede yaşayan 16 yurttaş tarafından açılan dava, madenin kapasite artırımı, kırma eleme tesisi, zenginleştirme tesisi ve atık depolama tesisi için verilen ÇED Olumlu kararının yürütmesinin durdurulmasını talep ediyor. Davacıların temel endişesi, madenin çevreye ve insan sağlığına vereceği potansiyel zararlar.
Kazdağları eteklerinde tehlike
Dava dilekçesinde Marmotek Madencilik San. ve Tic. A.Ş. tarafından işletilmek istenen madenin ÇED raporunun yetersiz ve eksik olduğu iddia ediliyor. Dilekçede, maden sahasına yakın mesafede yer alan Nusratiye Göleti (1,2 km) ve Gürgendere Göleti (2,8 km) gibi su kaynaklarının yanı sıra, Beypınar, Doğandere ve Dışbudak köylerinin arazilerinin ve bu köylerde yaşayan halkın doğrudan etkileneceği belirtiliyor.
Su kaynaklarına yakınlık ve tarım alanları üzerindeki etkiler
Dilekçede, ÇED alanının kuş uçuşu ile Çanakkale il merkezine 47 km, Lapseki ilçe merkezine ise 22 km mesafede olduğuna dikkat çekiliyor. Madenin faaliyet gösterdiği bölgenin, içme suyu ve tarımsal sulama suyu sağlayan Bayramdere Barajı, Nusratiye Göleti, Gürgendere Göleti ve birçok derenin su havzası içinde yer aldığı, bu su kaynaklarının madenden olumsuz etkileneceği ifade ediliyor.
Nusratiye Göleti ÇED alanı içinde
Lapseki Nusretiye Göleti’nin Çataltepe Kurşun işletmesinin ÇED alanı içinde kaldığı belirtiliyor. Ruhsat sahasının ormanlık ve tarım alanlarından oluştuğu, yöre halkının tarım ve hayvancılık ile geçimini sağladığı vurgulanarak, maden işletmesinin tarımsal faaliyetlere ve halk sağlığına olumsuz etkilerinin göz ardı edildiği ifade ediliyor.
ÇED olumlu kararının iptali için öne sürülen gerekçeler
Davacılar, ÇED olumlu kararının iptali için çeşitli gerekçeler öne sürüyor. İşte bazı önemli noktalar:
- Ulaşım ve Güvenlik: Yıllık üretim kapasitesi 150 bin ton olan işletmenin malzeme yüklü kamyonlarının güzergahları ve bu güzergahların çevre sağlığı, halk sağlığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından alınması gereken önlemlerin belirtilmemesi büyük bir ihmal olarak değerlendiriliyor.
- Kümülatif Kirletici Etkiler: Çevredeki diğer kirletici işletmelerin (termik santraller, kurşun ve altın işletmeleri) kümülatif kirletici etkilerinin dikkate alınarak hazırlanması gereken ÇED raporunun bu konularda büyük eksiklikler içerdiği belirtiliyor.
- Yer Altı Suları: Ocak alanlarına dolan yer altı sularının arıtılmadan dereye boşaltıldığı, bu kirli suyun Nusratiye Göleti’ne ulaştığı ve suyun ağır metal ve kimyasal bulaşıklı olduğu ifade ediliyor.
- Köylerin Risk Altında Olması: Nusratiye Göleti’nden su alarak tarımsal faaliyet yapan köylerin (Beypınar, Dişbudak, Çelikgürü, Doğandere, Çınardere) risk altında olduğu belirtiliyor.
- Bölgedeki Termik Santraller: Bölgede bulunan kömürlü termik santrallerin etkilerinin inceleneceği kümülatif etki değerlendirme raporunun zorunlu olduğu vurgulanıyor.
- Entegre Proje Değerlendirmesi: Projenin entegre proje olarak değerlendirilmesi gerektiği, çevresel etkilerin kümülatif olarak ve aynı ÇED sürecinde ele alınması gerektiği, ancak projenin parçalara ayrılarak değerlendirildiği ifade ediliyor.
ÇED raporunda tespit edilen eksiklikler
Davacılar, ÇED raporunda tespit ettikleri eksiklikleri de dile getiriyor. Tehlikeli atık depolama alanının büyük tarım ve hayvancılık havzasına geri dönüşü olmayan zararlar verebileceği ve bu durumun raporda değerlendirilmediği, orman alanının bilimsel değerinin göz ardı edildiği ve kesilecek ağaçların sayısının çok yüksek olduğu belirtiliyor. Ayrıca, bölgedeki nesli tehlike altındaki türlerin korunması gerektiği ve arkeolojik varlıklara dair değerlendirmelerin yetersiz olduğu ifade ediliyor.
Sonuç olarak, Çanakkale’nin Lapseki ilçesinde Çataltepe Maden İşletmesi’ne karşı açılan bu dava, bölgenin çevresel ve toplumsal sağlığını koruma adına önemli bir adım olarak görülüyor. Yargı sürecinin nasıl sonuçlanacağı ise merakla bekleniyor.