Bu sabah BirGün gazetesınden Onur Durmuş’un haberini şaşırarak okudum.artık işlerin bu kadar da çığrından çıkacağı aklıma gelmezdı. Haber de şöyle dıyor; 27 Haziran’da düzenlenen Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyet töreninde, Hipokrat Yemini’ne sansür uygulandı.
Ne garip degılmi ,Hipokrat yeminindekı cinsel yönelim ifadesinin yeminden çıkarılması istenmiş ve
Mezuniyet töreninde Hipokrat Yemini’nden “cinsel yönelim” ifadesinin çıkarılması isteği, tıp öğrencilerinin bu sansürü tanımayarak yemini tam metniyle okumasıyla sonuçlandı. Bu direnişin ardından, Dekan Yardımcısı Tuba Gül’ün mezuniyet kokteylini iptal etmesi, olayın vahametini daha da arttırdı.
Hipokrat Yemini, tıp mesleğinin etik ilkelerini simgeler ve hekimlerin mesleki hayatları boyunca uymaları gereken kuralları belirler. Modern versiyonu, tıp etiğinde ayrımcılığa yer olmadığını ve her hastanın eşit muamele görmesi gerektiğini vurgular. Bu bağlamda, “cinsel yönelim” ifadesinin yeminden çıkarılması, evrensel tıp etiği ilkelerine açıkça aykırıdır ve ayrımcılığın meşru görülmesine yol açar.
Öğrencilerin, üniversite yönetiminin sansür girişimini tanımayarak yemini tam haliyle okuması, cesur ve etik bir duruşun göstergesidir. Bu tutum, tıp öğrencilerinin insan haklarına ve mesleki etik ilkelere olan bağlılıklarını ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, bu eylem, geleceğin hekimlerinin toplumsal baskılara karşı durabileceklerini ve hastalarının haklarını savunabileceklerini göstermesi açısından önemlidir.
Dekan Yardımcısı Tuba Gül’ün, öğrencilerin bu etik duruşlarına karşılık mezuniyet kokteylini iptal etmesi, ciddi bir tartışmayı beraberinde getirdi. Bu karar, öğrencilerin haklı direnişine karşı bir misilleme olarak görülebilir ve akademik özgürlük ile ifade özgürlüğüne yönelik bir tehdit olarak değerlendirilebilir. Üniversiteler, düşünce ve ifade özgürlüğünün korunduğu, eleştirel düşüncenin teşvik edildiği yerler olmalıdır. Bu tür cezai uygulamalar, akademik ortamın güvenliğini ve özgürlüğünü zedeler.
Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaşanan bu olay, tıp etiği ve insan hakları açısından endişe verici bir durumdur. Üniversite yönetimi, bu sansür girişiminden dolayı öğrencilerden özür dilemeli ve Hipokrat Yemini’ni evrensel ilkeler doğrultusunda tam metniyle kabul etmelidir. Ayrıca, öğrencilere yönelik misilleme niteliğindeki uygulamalardan vazgeçilmeli ve bu tür olayların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemler alınmalıdır.
Tıp mesleği, evrensel değerler ve insan haklarına dayalıdır. Bu değerleri korumak ve savunmak, hekimlerin olduğu kadar tıp fakültelerinin de sorumluluğudur. Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaşanan bu olay, sadece bir sansür girişimi olarak kalmamalı, aynı zamanda tıp eğitiminin etik değerlerinin yeniden gözden geçirilmesine vesile olmalıdır.
Bu olay, geleceğin hekimlerinin, mesleki etik ilkeleri ve insan haklarını savunma konusundaki kararlılıklarını göstermeleri açısından önemli bir örnektir. Tıp fakülteleri, öğrencilerini bu tür etik değerlerle donatarak topluma kazandırmalı ve her türlü ayrımcılığa karşı durabilecek bireyler yetiştirmelidir.